Bedelsiz Terke İlişkin Plan Notunun İptali Nedeniyle Açılan Kamulaştırmasız El Atma Nedenli Tazminat Davasında Davanın Kabulünün Gerekeceği Yönünde Verilen Yargıtay Kararı

Bedelsiz Terke İlişkin Plan Notunun İptali Nedeniyle Açılan Kamulaştırmasız El Atma Nedenli Tazminat Davasında Davanın Kabulünün Gerekeceği Yönünde Verilen Yargıtay Kararı

T.C.

YARGITAY

5. HUKUK DAİRESİ

E. 2022/11743

K. 2023/1059

T. 14.2.2023

DAVA : Taraflar arasındaki kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedellinin tahsili istemine ilişkin asıl ve birleştirilen davada yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince asıl ve birleştirilen davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalı idare vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı idare vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda;

Karar tarihinde yürürlükte bulunan 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 Sayılı Kanun) 362. maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi gereğince, miktar veya değeri her paydaş için 107.090,00 TL’yi geçmeyen davalara ilişkin olarak Bölge Adliye Mahkemesi kararları kesin olup, bu kararlar aleyhine temyiz yoluna başvurulamaz.

Asıl davada davacı …, …, birleştirilen davada …, …, …’a mahkemece hükmedilen ve bilirkişi raporunda belirlenen bedeller Bölge Adliye Mahkemesi’nin karar tarihi itibarıyla kesinlik sınırı olan 107.090,00 TL’nin altında kalmaktadır.

Bu nedenle; asıl davada davacı …, …, birleştirilen davada …, …, … yönünden davalı idare vekilinin temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekmiştir.

Davalı idarenin asıl davada … ve … yönünden kamulaştırmasız el atmaya dayanan tazminat davası için gerekli şartları taşıdığı anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

KARAR : I. DAVA

Davacı vekili asıl ve birleştirilen dava dilekçelerinde; dava konusu Ankara ili, … ilçesi, … Mahallesi 27793 ada 7 parsel sayılı taşınmazın öncesi 5 parsel iken el atılması sonrası 2008 tarihinde yapılan parselasyon planı ile ifraz gördüğünü, tapuda bedelsiz terke ilişkin 12 No.lu plan notunun kesinleşen İdare Mahkemesi kararı ile iptal edilmesi nedeniyle terkin nedeni ortadan kalktığından bedelsiz terkin edilen davacı ve davacı murisleri payının davalı idare tarafından kamulaştırma yapılmadığı hâlde, fiilen kullanıldığını bu nedenle taşınmazın bedelinin davalı idarelerden tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı idare vekili cevap dilekçesinde özetle; dava şartı yokluğu nedeniyle davanın usulden reddinin gerektiğini, dava açmadan önce uzlaşma yolunun tamamlanması gerektiğini, davaya konu taşınmazın yer aldığı uygulama imar planında ayrılma amacı nedeniyle kendilerine husumet düşmeyeceğini, dava konusu parselin kamu ortaklık payı parseli olması nedeniyle herhangi bir kamulaştırma işleminin yapılmasının söz konusu olmadığını, 3194 Sayılı İmar Kanunu’nun 10 unci maddesi ve bu Kanun’un uygulamasına yönelik olan Ankara Büyükşehir Belediyesi Meclisi ile ilgili kararı uyarınca da davacının mülkiyete ilişkin haklarının devam etmesi nedeniyle hak kaybının olmadığını, el atmanın koşullarının oluşmadığını, dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiz miktarının haksız olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesi’nin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile asıl ve birleştirilen davaların kabulüne, taşınmaz bedelinin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesi’nin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı idare vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davalı idare vekili istinaf dilekçesinde özetle; öncelikle yargı yolu, husumet, dava şartı yokluğu ve zamanaşımı itirazında bulunarak davanın usulden reddi ile dava konusu taşınmazın öncesini teşkil eden tapu kütük fotokopilerinde, davacıların murisinin hissesine rastlanmadığını, muris paylarının emsal artışı karşılığında tapudan rızaen terkin edildiği bu nedenle bedelin istenemeyeceğini, dava konusu 7 parsel sayılı taşınmazın aynı yer 6 ve 8 parsel sayılı taşınmazların devamı olarak nitelendirilemeyeceğini, dava konusu parselin imar planında özel spor alanı olarak ayrıldığını ve fiilen el atma olgusunun gerçekleşmediğini, ifraz sonrası taşınmazın bir bütün olarak değerlendirilemeyeceğini, taşınmaz değerin çok yüksek belirlendiğini ileri sürerek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılması istemi ile istinaf yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesi’nin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile 27793 ada 5 parselin ifrazı ile oluşan 27793 ada 6, 7 ve 8 parsellerin … Vadisini oluşturduğu, … Vadisi Rekreasyon Alanı Yapım İşinin 6 parselden başlayarak 7 ve 8 parseller de dahil olmak üzere tüm vadiyi kapsadığı, çalışmaların … tarafından yürütüldüğü, parselin kamulaştırma ortaklık payı hisselerinden oluştuğu ve taşınmaza bitişik 27793 ada 6 parselde spor, rekreasyon ve yürüyüş yolları ile otopark alanlarında inşaatının devam ettiği, dava konusu 7 parselde de şev düzenleme çalışmalarına başlanıldığı, ulaşım yollarının beton bloklarla kapatıldığı, hafriyat döküldüğü, 50-100 metre yakınına kadar ağaçların dikilerek ortak projenin bir parçası haline geldiği, bazı gecekonduların yıkıldığı ve belediyenin uygulamaya koyduğu plan ve proje bütünlüğü göz önüne alındığında imar planında özel spor alanı olarak ayrılmasına rağmen davalı tarafından … Vadisi Rekreasyon Alanı Yapım İşi kapsamında fiilen el atma olgusunun gerçekleştiği, aynı taşınmazın paydaşları tarafından açılan davalarda tespit edilen bedellerin gerek Yargıtay gerekse Dairemiz denetiminden geçerek kesinleştiği, emsal incelemesi sonucu yapılan kıyaslamalarla belirlenen bedel ile güçlü delil niteliğindeki onanarak kesinleşen birim fiyatların iş bu dava tarihine eskale edilmesi suretiyle bulunan bedel ile uyumlu olduğu anlaşıldığından arsa niteliğindeki taşınmaza emsal karşılaştırması yapılarak değerinin tespit edilmesi doğru olduğu gibi davalı tarafça ileri sürülen taşınmazdaki davacılar murislerine ait paylar ile davacı paylarının öncesinde bedelsiz terkin edildiği için bedeli istenemeyeceği iddiası bakımından ise söz konusu kamuya terk işleminin Ankara Büyükşehir Belediye Encümeninin 81154 numaralı parselasyon planı ile dayanağı … Yakası 1/1000 ölçekli uygulama imar planı ve 1/5000 ölçekli nazım imar planındaki “tüm konut alanlarında parselasyon planıyla çıkacak kamulaştırma miktarının bedelsiz terk edilmesi halinde inşaat yoğunluğunun arttırılmasına ilişkin 12 numaralı plan notuna” dayalı olarak yapıldığı; ancak söz konusu plan ve plan notunun Ankara 17. İdare Mahkemesi’nin Danıştay incelemesinden geçerek kesinleşen 11.06.2014 tarihli ve 2013/1156 Esas, 2014/706 Sayılı kararı ile iptal edildiği, söz konusu idari davadaki hüküm davacı hakkında verilmese bile iptal edilen bu plan notu genel düzenleyici idari işlem niteliğinde olduğundan davacılar payı yönünden de bağlayıcı nitelik taşıdığı göz önüne alındığında bedelsiz terkin işleminin iptal kararı ile geçersiz hâle geldiği dikkate alındığında taşınmazdaki davacılar payı bedelinin davalı idareden tahsiline, dair kararda usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığından davalı idare vekilinin istinaf sebeplerinin esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesi’nin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı idare vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı idare vekili temyiz dilekçesinde özetle; kamulaştırmasız el atmaya dayanan tazminat davası açılabilmesi için öncelikle malik olunması veya mülkiyetin aidiyetine karar verilmesi gerektiğini, buna göre davacıların ve murislerinin Ankara Büyükşehir Belediye Encümeninin 81154 numaralı parselasyon planı ile dayanağı … Yakası 1/1000 ölçekli uygulama imar planı ve 1/5000 ölçekli nazım imar planındaki “tüm konut alanlarında parselasyon planıyla çıkacak kamulaştırma miktarının bedelsiz terk edilmesi halinde inşaat yoğunluğunun arttırılmasına ilişkin 12 numaralı plan notuna” dayalı olarak fazladan inşaat alanı elde ettikleri gibi hisselerinin kendi istek ve rızaları ile şartsız kamu adına terkin ettikleri gibi Ankara Büyükşehir Belediye Meclisinin 13.04.2022 tarihli kararı ile bedelsiz terke dayalı plan notunun yürürlükte olduğu ve davacıların, dava konusu taşınmazda herhangi bir hisseleri bulunmadığından davanın reddine karar verilmesi gerektiğini ileri sürerek temyiz yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukukî Nitelendirme

Uyuşmazlık, davacı tapu maliki ile davalı idare arasında kamulaştırmasız el atılan taşınmazın değerinin biçilmesi ve bedelinin sorumlu idareden tahsili istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 Sayılı Kanun’un 369. maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371. maddeleri.

2. 2942 Sayılı Kamulaştırma Kanunu’nun (2942 Sayılı Kanun) geçici 6. maddesi.

3. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun, 16.05.1956 tarihli ve 1956/1 Esas, 1956/6 Karar sayılı kararının ilgili bölümü şöyledir: “… Usûlü dairesinde istimlak muamelesine tevessül edilmeksizin gayrimenkulü yola kalbedilen şahsın, esas itibarıyla, gayrimenkulünü yola kalbeden amme hükmi şahsiyeti aleyhine meni müdahale davası açmağa hakkı olduğuna, ancak dilerse bu fiili duruma razı olarak, mülkiyet hakkının amme hükmi şahsiyetine devrine karşılık gayrimenkulünün bedelinin tahsilini de dava edebileceğine ve isteyebileceği bedelin de mülkiyet hakkının devrine razı olduğu tarih olan dava tarihindeki bedel olduğuna 16.05.1956 tarihinde ilk toplantıda ittifakla karar verildi.”

4. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun, 16.05.1956 tarihli ve 1954/1 Esas, 1956/7 Karar sayılı kararı ile “… Usûlü dairesinde istimlak muamelesine tevessül edilmeksizin gayrimenkulü yola kalbedilen şahsın, gayrimenkulünün bedelinin tahsiline ilişkin olarak, gayrimenkulünü yola kalbeden hükmü şahsiyeti aleyhine açacağı bedel davasında müruruzamanın mevzuubahis olamayacağına ve bu itibarla da, hadisede Borçlar Kanunu’nun 66. maddesinin tatbik kabiliyeti bulunmadığına …” karar verilmiştir.

3. Değerlendirme

1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 Sayılı Kanun’un 371. maddesiyle 369. maddesinin birinci fıkrasında yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Yapılan incelemede; dava konusu 27793 ada 5 parselin bulunduğu taşınmazın 3 parçaya ifraz edilerek imarın 27793 ada 6, 7 ve 8 No.lu parsellerin oluşturulduğu, burada yapılan parselasyon planı gereğince tüm konut alanlarında çıkacak kamulaştırma miktarının bedelsiz terk edilmesi hâlinde inşaat yoğunluğunun artırılması yolunda 12 No.lu plan notunun bulunduğu, davacılar ve murislerinin bu plan notu uyarınca 12.04.1999 tarihli ve 3019 yevmiyeli, 15.06.2004 tarihli ve 9765 yevmiyeli işlemler ile paylarının bedelsiz terk edildiği; ancak bu plan notunun iptali istemiyle Ankara 17. İdare Mahkemesi’nin 2013/1156 Esas, 2014/706 Karar sayılı dosyasında dava açıldığı, yargılama sonucunda dava konusu işlemin iptaline karar verildiği ve Danıştay 6. Dairesinin 2014/9023 Esas, 2016/1158 Karar sayılı ilâmıyla onandığı ve karar düzeltme isteminin reddi ile kararın 30.12.2016 tarihinde kesinleştiği ve bedelsiz terkin dayanağının kalmadığı ve dosya içeriği ile Dairemiz denetiminden geçen paydaş dosyalarında el alma olgusunun kabulüyle esasa girilerek karar verilmesi uygundur.

3. Dava konusu taşınmaza 2942 Sayılı Kanun’un 11. maddesinin birinci fıkrasının (g) bendi uyarınca emsalin üstün ve eksik yönleri belirlenip kıyaslaması yapılarak ve Dairemiz denetimimden geçen paydaş dosyalarında belirlen m2 birim fiyatların uyumlu değer biçilmesine ve alınan rapor uyarınca bedelin davalı idareden tahsiline karar verilmesi yerindedir.

4. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

SONUÇ : Açıklanan sebeplerle;

A. Davalı idarenin davacılardan …, …, …, …, …’a İlişkin Temyizi Yönünden;

Davalı idare vekilinin temyiz dilekçesinin miktar yönünden REDDİNE,

B. Davalı idare vekilinin davacılardan … ve …’a İlişkin Temyizi Yönünden;

Davalı idare vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 Sayılı Kanun’un 370. maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

25.006,01 TL onama harcından 13.682,49 TL harcın mahsubu ile kalan 11.323,56 TL harcın davalı idareden alınmasına,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,14.02.2023 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Bu gönderiyi paylaş

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir