İhale Alıcısının Cebri İcradan Satılan Taşınmazın Tapu Kaydındaki Yolsuzluğu Bile Bile ve Kötü Niyetle Arttırmaya Girerek Satın Aldığının İspatı Halinde Tapunun İptali Gerektiği Konusunda Yargıtay Kararı.

İhale Alıcısının Cebri İcradan Satılan Taşınmazın Tapu Kaydındaki Yolsuzluğu Bile Bile ve Kötü Niyetle Arttırmaya Girerek Satın Aldığının İspatı Halinde Tapunun İptali Gerektiği Konusunda Yargıtay Kararı.

 

T.C.

YARGITAY

1. HUKUK DAİRESİ

E. 2001/4873

K. 2001/5555

T. 3.5.2001

DAVA : Davacı tarafından,davalı aleyhine açılan tapu iptali,tescil davasının yapılan yargılamasında Mahkemece davanın reddine dair verilen karar,davacılar tarafından Duruşma istemli temyiz edilmekle, duruşma günü olarak saptanan 28.11.2000 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden vs vekili avukat Hayati Y. ile temyiz edilen Bülent H. vekili avukat Şükrü Kutlu geldiler, davetiye tebliğine rağmen diğer temyiz edilen gelmedi yokluğunda duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı,bilahare dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:

KARAR : Davacılar,Musa ve Kadir,davalılardan Yusuf D. ile 6.5.1977 tarihinde “düzenleme şeklinde satış vaadi ve kat karşılığı inşaat sözleşmesi yaptıklarını; bu sözleşmede 77 ada,3 parsel sayılı taşınmazda yapılacak olan binanın 30/100 payına karşılık olmak üzere, 4 adet dairenin arsa sahibi davacılara bırakılmasının öngörüldüğünü,tapunun tümüyle davalı yükleniciye aktarıldığını; muvazaalı şekilde diğer davalı Bülent’e borçlanarak, icra yoluyla Bülent’e devredilmesini sağladığını, kendisine ait daireleri de üçüncü kişilere satmayı vaad ettiğini ileri sürerek iptal ve tescil isteğinde bulunmuşlardır.

Birleştirilen davalarında satış vaadiyle satın alan davacılar aynı iddialarda iptal ve tescil istemişlerdir. Dosya içeriğine,toplanan delillerden gerçekten kat karşılığı inşaat sözleşmesi ile tapunun davalı Yusuf’a devredildiği; davalı Yusuf’un; diğer davalı Bülent’e borçlanarak,kambiyo senetlerine mahsus icra yoluna maruz kaldığı,icra müdürlüğü nezdin de borcu kabul ettiği ve takibin kesinleşmesini sağladığı;dava konusu taşınmazın ikinci ihalesine katılan davalı Bülent’in tek alıcı sıfatıyla nizalı taşınmazı satın aldığı; davacılar musa ve kadir’e isabet eden dairelerin henüz satışlarının vaad edilmediği anlaşılmıştır.

Öte yandan, yüklenicinin edimini % 43 oranında yerine getirip işi yarım bıraktığı da saptanmıştır.Böylece tapuda yüklenici adına yapılan tescil sebep ve illeti ortadan kalkan yolsuz bir tescil niteliğini almıştır.Diğer bir deyişle olayda davacı arsa maliklerinin geri alma hakkı doğmuştur. Davalılardan Bülent’in ise değinilen olguları bilen ve bilmesi gereken kişi konumunda olduğu hayatın olağan akışı ve özellikle tanık anlatımlarından belirlenmektedir. Nitekim icra ihalesinin başlatılış ve sonuçlandırılış ve özellikle değer takdiri gibi aşamaları dikkate alındığında davalılardan Bülent’in ihale yoluyla edinmesinin korunamayacağı açıktır. Hukuk Genel Kurulunun 19.1.1955 tarih,1/4 sayılı kararında “cebri icra yoluyla ve açık arttırma suretiyle yapılan satışlar sonucu bir taşınmazın satın alınması halinde dahi Medeni Kanunun 932. maddesinde dayanılan tescilin yolsuzluğuna ilişkin dava açılabilir. Alıcının satışa konu taşınmaz mala ait tapu kaydının yolsuzluğunu bile bile ve kötü niyetle arttırmaya girerek satın aldığı ispatlandığı takdirde davanın kabulüne karar verilir” denilmektedir.

Diğer taraftan birleştirilen davanın davacıları, yükleniciden satış vaadi sözleşmesine göre yapılacak ana yapıdan bağımsız bölüm satın alan kişisel hak sahibi gerçek kişilerdir. Bilindiği üzere bu kişiler yüklenicinin edimini tümüyle yerine getirmesi durumunda, onun isteyebileceği hakkın halefi olarak talep hakkını kazanırlar. Yüklenici edimini yerine getirmediğine göre sözleşmeye dayanan davacıların davasının kabulüne de olanak yoktur.

SONUÇ : Hal böyle olunca, arsa sahibi davacıların kanıtlanan davalarının kabulüne; satış vaadi sözleşmesine dayanarak birleştirilen davayı açan davacıların davasının reddine kararverilmesi gerekirken aksine düşüncelerle yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsizdir. Asıl davanın davacılarının temyiz itirazları yerindedir.Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerden ötürü HUMK’nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine 16.5.1999 tarihinde yürürlüğe giren avukatlık ücret tarifesinin 14. maddesi gereğince gelen temyiz eden vekili için 65.000.0000 lira duruşma avukatlık parasının temyiz edilenden alınmasına 3.5.2001 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

 

Bu gönderiyi paylaş

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir