MURİSİN, TEK MİRASÇISI OLAN OĞLUNUN SAKLI PAYINI ZEDELEME KASTIYLA YAPTIĞI TASARRUFA YÖNELİK AÇILAN TENKİS DAVASI İLE İLGİLİ BİR KARAR.

MURİSİN, TEK MİRASÇISI OLAN OĞLUNUN SAKLI PAYINI ZEDELEME KASTIYLA YAPTIĞI TASARRUFA YÖNELİK AÇILAN TENKİS DAVASI İLE İLGİLİ BİR KARAR.

1. Hukuk Dairesi         2019/113 E.  ,  2019/2446 K.

“İçtihat Metni”

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL

Taraflar arasındaki davadan dolayı … 5.Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 23.10.2015 gün ve 2019/247 Esas -2015/519 Karar sayılı hükmün bozulmasına ilişkin olan 03.10.2018 gün ve 2849-13047 sayılı kararın düzeltilmesi süresinde davacı vekili tarafından istenilmiş olmakla, dosya incelendi gereği görüşülüp düşünüldü:
-KARAR-
Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptal-tescil ve bedel, olmadığı takdirde tenkis isteklerine ilişkindir.
Davacı, mirasbırakanın maliki olduğu dava konusu taşınmazları mal kaçırmak amacıyla muvazaalı olarak intifa hakkı ölünceye kadar kendisine ait olmak üzere davalı vakfa bağışladığını, bağışlanan taşınmazlardan … ada … parsel sayılı taşınmazın 4109 m2lik kısmının 6.986.354.000.000-TL bedelle kamulaştırıldığını ileri sürerek dava konusu taşınmazların davalı adına olan tapularının iptali ile adına tesciline, … ada … parsel sayılı taşınmazın kamulaştırma bedelinin faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, olmadığı takdirde tenkise karar verilmesini istemiştir.
Davalı, hak düşücürü sürenin geçtiğini, mirasbırakanın dava konusu taşımazları bağışlamadığını, vakıf senedini bizzat düzenleyerek davalı vakfı kurduğunu, mirasbırakanın mal kaçırma kastı bulunmadığını, feri müdahiller yapılan bağışların tenkise tabi olamayacağını belirterek davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, tapu iptal- tescil ve bedel isteklerinin reddine, mirasbırakanın saklı pay kurallarına ortadan kaldırmak amacıyla tasarrufta bulunduğu gerekçesi ile tenkis isteği yönünden davanın kabulüne karar verilmiş, taraflarca temyiz edilmesi üzerine, Dairenin 03.10.2018 tarih ve 2018/2849 Esas 2018/13047 Karar sayılı ilamı ile tenkisin koşulları oluşmadığından davanın reddi gerekeceğinden bahisle bozulmuş, davacı vekili tarafından süresi içerisinde karar düzeltmeye gelinmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; mirasbırakan …’ün 19.01.2004 tarihinde bekar ve çocuksuz olarak öldüğü, … 1. Aile Mahkemesinin 2006/682 Esas 2009/198 Karar sayılı ilamı ile mirasbırakanın davacı …’un babası olduğunun tespitine karar verildiği, kararın derecatten geçerek 12.11.2009 tarihinde kesinleştiği, … 2. Sulh Hukuk Mahkemesinin 23.12.2009 tarih ve 2009/1583 Esas 2009/ 1555 Karar sayılı kararı ile önceki mirasçılık belgesinin iptali ile yeni veraset ilamı düzenlendiği, kararın 15.01.2010 tarihinde
kesinleştiği, böylece davacının mirasbırakanın tek mirasçısı olduğunun saptandığı, mirasbırakanın … 6. Noterliğinin 30.09.1992 tarih 55461 yevmiye nolu işlemi ile …’nın kurulması için vakıf senedi düzenlettiği ve dava konusu taşınmazları kurduğu vakfa tahsis ettiği, kazandırmaya konu taşınmazların 19.03.1996 gün ve 996 y. nolu işlem ile … 4. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 22.04.1994 tarihli kesinleşen kararı gereği davalı vakıf adına tescil edildiği anlaşılmaktadır.
Önümüzdeki uyuşmazlıkta asıl çözümlenmesi gereken husus mirasbırakanın yaptığı tasarruf ile 4721 sayılı TMK’nın 565/4. maddesinde düzenleme yeri bulan saklı pay kurallarını etkisiz kılma amacıyla hareket edip etmediğidir.
Somut olayda, davacı …’in kendi çocuğu olduğunu mirasbırakanın bildiği, aksi düşüncenin hayatın olağan akışına da ters düştüğü açıktır. Mirasbırakanın amacının tespiti sırasında eldeki davada önemli delillerden biri tanık beyanlarıdır. Mirasbırakan ile görüşen, yaşam şeklini ve düşüncelerini bilen tanık beyanlarına göre, mirasbırakanın evlilik dışı doğan çocuğu …’u sahiplenemediği, mirasbırakanın varlıklı bir kişi olduğu, maddi açıdan sıkıntı çekmediği, ancak oğlu olduğunu bilmesine rağmen onun ile ilişki kurmayıp uzaktan izlemekle yetindiği, irtibata geçmesi halinde oğlunun mallarını elinden alacağı korkusuna sahip olduğu, mirasbırakanın hayatı boyunca kurduğu ve koruduğu düzenini oğlunun daha sonra dahil olup bozacağı inancını taşıdığı, böyle bir durumda da bakıma ihtiyaç duyduğu yaşlılığında zor duruma düşmekten çekindiği, tanıdıkları tarafından oğluna da mallarından vermesi telkinine rağmen vermek istemediği, oğlunun yanında bulunmadığını söylediği, bu duygu ve düşünceler ile davalı vakfı kurarak malvarlığının çok büyük bir bölümünü vakfa tahsis ettiği, üzerinde bıraktığı taşınmazların terekenin yaklaşık olarak yüzde 8-9’una isabet ettiği, davacı oğlunun saklı payını bertaraf etmek amacıyla davalı vakfa malvarlığının çok büyük bir bölümünü özgülediği, mirasbırakanın avukat olması nedeniyle yaptığı tasarrufların sonucunu da bildiği, bu nedenle vakıf kurma yolunu tercih ettiği anlaşılmıştır. Davacı taraf iddiasını kanıtlamış olup, davalı taraf da aksini düşündürecek bir delil sunamamıştır.
Bu durumda, mahkemece davanın kabulüne dair verilen kararın onanmasına karar verilmesi gerekirken, Dairenin bozma kararı hatalı olmuştur.

Hâl böyle olunca davacı vekilinin karar düzeltme isteğinin ( 6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollamasıyla) HUMK’un 440. maddesi gereğince kabulü ile Dairenin 03.10.2018 tarih ve 2018/2849 Esas 2018/13047 Karar sayılı bozma kararının ORTADAN KALDIRILMASINA, yerel mahkemece kurulan 23.10.2015 tarih ve 2009/247 Esas 2015/519 Karar sayılı hükmün yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı ONANMASINA, aşağıda yazılı 30.40.TL fazla yatırılan harcın davacıya iadesine, 04.04.2019 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

– K A R Ş I O Y –

Dairemizin bozmaya ilişkin kararının yerinde olduğu, bozma ilamındaki gerekçelerle sayın çoğunluğun görüşüne katılmıyorum.

Bu gönderiyi paylaş

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir