Hak Düşürücü Süre Geçmiş Olsa Bile , Davalının Davayı Kabul Etmesi Halinde Mahkemece Kabul Beyanına Değer Verilerek Bu Yönde Karar Verilmesi Gerekeceğine Dair İçtihatlar.

Hak Düşürücü Süre Geçmiş Olsa Bile , Davalının Davayı Kabul Etmesi Halinde Mahkemece Kabul Beyanına Değer Verilerek Bu Yönde Karar Verilmesi Gerekeceğine Dair İçtihatlar.

Ekte yer alan kararlarda , hak düşürücü süre geçmiş olsa bile, davanın davalı tarafından kabul edilmesi halinde ,  kabul beyanına değer verilerek , buna göre karar verilmesi gerektiği benimsenmiştir. Hemen belirtmek gerekir ki; el birliği hükümlerine göre mülkiyet söz konusu ise ,  ortaklıkta yer alan tüm mirasçıların davayı kabul etmesi gerekir. Yargıtay 8. Hukuk Dairesi’nin 2005/1696 E. 2005/2141 K. sayılı 18.03.2005 tarihli ; Yargıtay 14. Hukuk Dairesi’nin 2015/11564 E. 2015/11225 K. sayılı 3.12.2015 tarihli  ve aynı dairenin 2016/4032 E. 2016/10337 K. sayılı 13.12.2016 tarihli  ve Yargıtay 1. Hukuk Dairesi’nin 2010/9446 E. 2010/10924 K. sayılı  25.10.2010 tarihli kararları aşağıda yer almaktadır:

 

T.C.

YARGITAY

8. HUKUK DAİRESİ

E2005/1696

K2005/2141

T. 18.3.2005

DAVA : F. U. ile M. A. aralarındaki tapu iptali ve tescil davasının reddine dair Sivaslı Asliye Hukuk Hakimliğinden verilen 08.12.2004 gün ve 146/218 sayılı hükmün Yargıtay’ca incelenmesi davacı tarafından süresinde istenilmiş olmakla, dosya incelendi, gereği düşünüldü:

KARAR : Davacı, 2460 nolu parselin davalı adına olan tapu kaydının iptali ile kendisine ait 2461 parsele ilave edilmek suretiyle adına tapuya tesciline karar verilmesini istemiştir.

Davalı, davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

Mahkemece, hak düşürücü sürenin geçtiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi üzerine; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.

Dava, zilyetlik nedeniyle tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir. Davacı, zilyetliğe dayanarak iptal ve tescil isteğinde bulunmuştur.

Mahkemece, 2460 ve 2461 parsellere ait kadastro tutanaklarının kesinleştiği 07.08.1970 tarihinden dava tarihine kadar 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 12/3. maddesinde belirtilen on yıllık hak düşürücü sürenin geçirildiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de; davalı 16.07.2003 günlü dilekçesinde davacının isteği gibi davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir. Başka bir anlatımla, davalı davayı kabul etmiştir. HUMK.nun 95. maddesine göre; kabul, kafi bir hükmün hukuki neticelerini hasıl eder. Kabul beyanı işin niteliğine göre kamu düzenine aykırı olmadıkça geçerli bulunmaktadır. Bu itibarla, davalının kabule dair beyanı gözönünde tutularak buna göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması doğru değildir.

SONUÇ : Davacının temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerle ve HUMK.nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA ve 11,20 YTL peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine 18.03.2005 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

 

T.C.

YARGITAY

14. HUKUK DAİRESİ

E2015/11564

K2015/11225

T. 3.12.2015

DAVA : Davacılar vekili tarafından, davalılar aleyhine 28.06.2013 gününde verilen dilekçeyle tapu iptali ve tescil istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 16.12.2014 tarihli hükmün Yargıtayca incelenmesi davalılar vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:

KARAR : Dava, kadastrodan önceki nedenlere dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.

Davacılar vekili, davalıların murisi .. tarafından davacıların murisi .. harici satış sözleşmesi ile .. Köyünde bulunan 4 adet taşınmazın satıldığını ve zilyetliğin devredildiğini, tüm bedelinin ödendiğini, taşınmazları nizasız ve fasılasız olarak kullandıklarını belirterek davaya konu taşınmazların tapu kaydının iptali ile davacılar adına tesciline karar verilmesini istemiştir.

Davalı .. davayı kabul etmiş; bir kısım davalılar, davanın reddini savunmuşlardır.

Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir

Hükmü, bir kısım davalılar vekili temyiz etmiştir.

Dava şartları mahkemece, davanın her aşamasında re’sen dikkate alınır. Hak düşürücü süre, özel kanun olan 3402 Sayılı Kadastro Kanunu’nda düzenlenmiştir. Kadastro Kanunu’nun 12/3. maddesi uyarınca, kadastro tespitinin kesinleşmesinden itibaren 10 yıl geçtikten sonra artık, “kadastrodan önceki nedenlere” dayanılarak dava açılamaz.

Somut olayda, davaya konu taşınmazların bulunduğu ..Köyünde tapulama işlemleri 1962 yılında yapılmıştır. Tespitin kesinleştiği günden dava tarihine kadar 3402 Sayılı Kadastro Kanununun 12/3 maddesinde yazılı 10 yıllık hak düşürücü süre geçmiş bulunmaktadır. Bu açıklamalar karşısında kadastro yoluyla oluşan kesinleşmiş sicile karşı açılmış bulunan davanın hak

düşürücü süre yönünden reddine karar verilmelidir.

Davalılardan .. davayı kabul etmiş ise de aynı davada olumsuz dava koşulu olan hak düşürücü süre ile kabul beyanının karşılaşması halinde uyuşmazlığın kabul beyanı çerçevesinde çözüme kavuşturulması gerekir. Davalı tapu kaydına göre taşınmazın 1/4 payının elbirliği ortaklarındandır. Elbirliği mülkiyetinde kabul beyanının geçerli olabilmesi için aynı ortaklıkta yer alan tüm mirasçıların davayı kabul etmeleri gerekir.

Bu itibarla mahkemece davanın hak düşürücü sürenin dolmuş olması sebebiyle reddi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir.

SONUÇ : Yukarıda yazılı sebeplerle hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istenmesi halinde yatıranlara iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 03.12.2015 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

T.C.

YARGITAY

14. HUKUK DAİRESİ

E2016/4032

K2016/10337

T. 13.12.2016

DAVA : Taraflar arasındaki tapu iptal ve tescil davasından dolayı mahal mahkemesinden verilen yukarda gün ve sayısı yazılı hükmün; Dairemizin 03.12.2015 günlü ilamı ile bozulmasına karar verilmişti. Süresi içinde davacılar vekili tarafından kararın düzeltilmesi istenilmiş olmakla, dosya içerisindeki bütün evrak incelenerek gereği düşünüldü:

KARAR : Dava, kadastrodan önceki nedenlere dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.

Davacılar vekili, davalıların murisi tarafından davacıların murisi harici satış sözleşmesi ile 4 adet taşınmazın satıldığını ve zilyetliğin devredildiğini, tüm bedelinin ödendiğini, taşınmazları nizasız ve fasılasız olarak kullandıklarını belirterek davaya konu taşınmazların tapu kaydının iptali ile davacılar adına tesciline karar verilmesini istemiştir.

Davalı, davayı kabul etmiş; bir kısım davalılar, davanın reddini savunmuşlardır.

Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş, hükmü bir kısım davalılar vekilinin temyiz etmesi üzerine Dairemizin 03.12.2015 tarihli ilamı ile” davaya konu taşınmazların bulunduğu tapulama işlemleri 1962 yılında yapılmıştır. Tespitin kesinleştiği günden dava tarihine kadar 3402 Sayılı Kadastro Kanununun 12/3 maddesinde yazılı 10 yıllık hak düşürücü süre geçmiş bulunmaktadır. Bu açıklamalar karşısında kadastro yoluyla oluşan kesinleşmiş sicile karşı açılmış bulunan davanın hak düşürücü süre yönünden reddine karar verilmelidir. Davalılardan davayı kabul etmiş ise de aynı davada olumsuz dava koşulu olan hak düşürücü süre ile kabul beyanının karşılaşması halinde uyuşmazlığın kabul beyanı çerçevesinde çözüme kavuşturulması gerekir. Davalı tapu kaydına göre taşınmazın 1/4 payının elbirliği ortaklarındandır. Elbirliği mülkiyetinde kabul beyanının geçerli olabilmesi için aynı ortaklıkta yer alan tüm mirasçıların davayı kabul etmeleri gerektiği ” belirtilerek bozulmuştur.

Davacılar vekili kararın düzeltmesini istemiştir.

Somut olayda davacılar tarihsiz harici satım sözleşmesine dayanarak tapu iptal ve tescil isteminde bulunmuştur. Dava konusu taşınmazların bulunduğu tapulama işlemleri 1962 yılında yapılmış, dava ise 28.06.2013 tarihinde açılmıştır. Tespitin kesinleştiği günden dava tarihine kadar 3402 Sayılı Kadastro Kanununun 12/3 maddesinde yazılı 10 yıllık hak düşürücü süre geçmiş bulunmaktadır. Bu açıklamalar karşısında kadastro yoluyla oluşan kesinleşmiş sicile karşı harici satım sözleşmesine dayalı tapu iptal ve tescil talebinin reddine karar verilmelidir.

Ayrıca davacının zilyetliğe dayalı tapu iptal tescil talebine gelince; davaya konu payın davacıların ve davalıların kök murisine ait olduğu, harici satış sözleşmesinin davacıların murisi ile davacıların ve davalıların kök murisi arasında yapıldığı anlaşılmıştır. Mirasçılar arasında kazanmayı sağlayan zilyetlik işlemeyeceğinden, davacıların ve davalıların tapuda adına pay kayıtlı bulunan mirasçısı olduğu gözetilerek zilyetliğe dayalı tapu iptal ve tescil talebinin de reddine karar verilmesi gerekir.

Dairemizce, hükmün yukarda yazılı gerekçelerle bozulması gerekirken sadece davanın hak düşürücü sürenin dolmuş olması sebebiyle reddi gerektiği belirtilerek bozulmasının maddi hatadan kaynaklandığı anlaşılmış olduğundan davacılar vekilinin karar düzeltme isteminin kabulüyle Dairemizin bozma ilamının kaldırılarak hükmün yukarda belirtilen gerekçe ile bozulmasına karar vermek gerekmiştir.

SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacılar vekilinin karar düzeltme isteminin kabulüyle Dairemizin 03.12.2015 tarihli ilamının KALDIRILMASINA, hükmün yukarda yazılan sebeplerle BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istenmesi halinde yatırana iadesine, 13.12.2016 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

 

 

T.C.

YARGITAY

1. HUKUK DAİRESİ

E2010/9446

K2010/10924

T. 25.10.2010

DAVA : Taraflar arasında görülen davada;

Davacı, davalıların miras bırakanı S. adına 12 parsel sayılı taşınmazın bir kısmının kıyı-kenar çizgisi içerisinde kaldığını, kıyıların devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olup, özel mülke konu olamayacağını ileri sürerek, tapunun iptal ve terkinini istemiştir.

Davalılar, davayı kabul etmişlerdir.

Mahkemece, davaya konu taşınmazın kadastro tespitinin kesinleştiği tarihten dava tarihine kadar 5841 Sayılı Kanun ile değişik 3402 Sayılı Kanun’un 12/3.maddesi gereğince hak düşürücü sürenin geçtiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

Karar, davacı tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü.

KARAR : Dava, tapu iptal ve taşınmazın sicil kaydının kütükten terkini istemine ilişkindir.

Mahkemece, hak düşürücü sürenin geçtiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

Dosya içeriğinden, toplanan delillerden; davaya konu 12 parsel sayılı taşınmazın davalıların miras bırakanı S.S. adına kayıtlı olduğu, kadastro tespitinin 5.3.1968 tarihinde kesinleştiği, eldeki davanın ise 28.5.2008 tarihinde açıldığı görülmektedir.

Mahkemece, 5841 Sayılı Kanun ile değişik 3402 Sayılı Kanun’un 12/3.maddesine göre davaya konu taşınmazın kadastro tespitinin kesinleştiği tarihten, dava tarihine kadar yasada öngörülen 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçtiği gerekçesiyle dava reddedilmiş, gerçekten de, hak düşürücü süre geçmiştir. Ancak, davacı Hazinenin, eldeki davayı sulh hukuk mahkemesinde açtığı, davalılar vekilinin, 10.7.2008 tarihli cevap dilekçesi ile davayı kabul ettiklerini beyan ettiği, davalılar S. S.K.ve K. S.S. vekili Avukat M.S.ve Ö.E. vekaletnamelerde davayı kabul yetkisi bulunduğu da sabittir.

Bilindiği üzere, Sulh Hukuk Mahkemesinde görevsizlik kararı verilmişse de, görevli mahkemede görülen dava, görevsiz mahkemede açılan davanın devamıdır.

Bu durumda, HUMK.’nun 92.maddesine uygun olarak yapılan kabul beyanını sonradan yürürlüğe giren Kanun’un ortadan kaldırmayacağı, ayrıca davanın sürdürülmesi ve yasadan sonra karara bağlanmış olmasının kabulün hukuki sonuçlarını değiştirmeyeceği kuşkusuzdur.

Hal böyle olunca, görevsiz mahkemedeki kabul beyanının işin esasına dair olduğu, görevli mahkemecede gözetilmesi gerektiği dikkate alınarak;“kabul beyanına göre” davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile anılan husus gözardı edilerek yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması doğru değildir.

SONUÇ : Davacının, temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle, hükmün açıklanan nedenlerden ötürü HUMK.’nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 25.10.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

 

 

Bu gönderiyi paylaş

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir