Mirasbırakanın Kadastro Tespitinden Önce Vefatı Halinde Kadastro Tespitinin Kesinleşmesinden İtibaren 10 Yıllık Hak Düşürücü Süre İçerisinde Muris Muvazaası, Sahtecilik , Vekaletin Kötüye Kullanılması Sebebiyle Tapu İptali ve Tescil Davasının Açılması Gerektiğine Dair Bir Yargıtay Kararı.

Mirasbırakanın Kadastro Tespitinden Önce Vefatı Halinde Kadastro Tespitinin Kesinleşmesinden İtibaren 10 Yıllık Hak Düşürücü Süre İçerisinde Muris Muvazaası, Sahtecilik , Vekaletin Kötüye Kullanılması Sebebiyle Tapu İptali ve Tescil Davasının Açılması Gerektiğine Dair Bir Yargıtay Kararı.

Bilindiği üzere muris muvazaası, sahtecilik, vekaletin kötüye kullanılması iddiasına dayalı davaların herhangi bir zamanaşımı ve hak düşürücü süreye tabi olmaksızın her zaman açılabileceği tartışmasızdır. Ancak   bu kuralın istinası mirasbırakanın kadastro tespitinden önce ölmesi halidir. Bu takdirde Kadastro Kanunu’ndaki 10 yıllık hak düşürücü süre gözetilerek dava açılmalıdır. Aşağıda bu konuya dair güncel bir karar paylaşılmaktadır:

 

 

T.C.

YARGITAY

1. HUKUK DAİRESİ

E. 2021/5841

K. 2022/8545

T. 28.12.2022

DAVA : Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Kahramanmaraş 2. Asliye Hukuk Mahkemesince verilen hak düşürücü süre nedeniyle davanın reddine ilişkin kararın, davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi tarafından yapılan inceleme sonucunda; başvurunun esastan reddine dair verilen karar, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

KARAR : I. DAVA

Davacı, dava konusu 263 ada 40 parsel sayılı taşınmaz ile 277 ada 2 parsel sayılı taşınmazın mirasbırakanları …’ya ait iken davalı tarafından kadastro tespiti ile kendi adına tescil ettirildiğini, dava konusu taşınmazlarda tüm mirasçıların hakları bulunduğunu ileri sürerek, davalı adına olan tapu kayıtlarının iptali ile payları oranında kök mirasbırakan …’nın mirasçıları adına tesciline karar verilmesini istemiştir.

II. CEVAP

Davalı, dava konusu taşınmazların 1970 yılından bu yana kendisi tarafınca kullanıldığını, taşınmazların tapulama çalışmasının 1988 yılında yapıldığını, davacının kardeşi olduğunu, 48 yıl boyunca maliki konumunda bulunduğu taşınmazlar hakkında herhangi bir hak talebinde bulunmayan davacının dava hakkını kullanmasının dürüstlük kuralına aykırı olduğunu ve hakkını kötüye kullandığını belirterek, davanın reddini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesi’nin 10/03/2020 tarihli ve 2018/256 E., 2020/157 K. sayılı kararıyla; kadastro tutanağının 29/02/1988 tarihinde kesinleştiği, tespit tutanağında belirtilen haklara sınırlandırma ve tespitlere ait tutanakların kesinleştiği tarihten itibaren 10 yıl geçtikten sonra kadastrodan önceki hukuki sebeplere dayanılarak itiraz edilemeyeceği ve dava açılamayacağı, ancak muris muvazaası, sahtecilik, vekaletin kötüye kullanılması iddiasına dayalı davaların herhangi bir zaman aşımı ve hak düşürücü süreye tabi olmaksızın her zaman açılabileceğinin tartışmasız olmasına rağmen bu kuralın istinasının mirasbırakanın kadastro tespitinden önce ölmesi hali olduğu, mirasbırakan …’nın 10/11/1970 tarihinde kadastro tespitinden önce vefat ettiği, ölümün kadastro tespitinden önce gerçeklemesi halinde mirasçılar tarafından açılacak davanın kadastro tespitinin kesinleşmesi tarihinden itibaren 3402 Sayılı Kanun’un 12/3. maddesinde öngörülen 10 yıllık hak düşürücü süre içinde açılması gerektiği, davacının hak düşürücü süre geçtikten sonra dava açtığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

1. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesi’nin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

2.İstinaf Nedenleri

Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davanın kadastro tespitine değil muris muvazaasına dayandığını, tüm mirasçılara ait olması gereken taşınmazın davalı tarafından kendi adına tescil ettirildiğini, eksik inceleme ile karar verildiğini, bildirilen delillerin toplanmadığını bildirerek ve önceki beyanlarını tekrarla İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.

3. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesi’nin 25/12/2020 tarihli ve 2020/1548 E., 2020/1394 K. sayılı kararıyla; kadastro tespitinin kesinleştiği tarih ile dava tarihi arasında 3402 Sayılı Kadastro Kanunu’nun 12/3. maddesinde yazılı 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçtiği, davanın kadastro tespitine değil muris muvazaasına dayandığı ifade edilmiş ise de, tarafların ortak mirasbırakanı …’nın kadastro tespitinden evvel 1970 yılında vefat ettiği gerekçesiyle 6100 Sayılı HMK’nin 353/1-b-1 maddesi uyarınca, davacının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

1.Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesi’nin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Temyiz Nedenleri

Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesindeki itiraz nedenlerini yineleyip, kararın iddia ve karşı savunmaların kısıtlanması niteliğinde olduğunu bildirerek ve önceki beyanlarını tekrarla kararın bozulmasını talep etmiştir.

3. Gerekçe

3.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.

3.2. İlgili Hukuk

3402 Sayılı Kadastro Kanunu’nun 12/3. maddesi; “Bu tutanaklarda belirtilen haklara, sınırlandırma ve tespitlere ait tutanakların kesinleştiği tarihten itibaren on yıl geçtikten sonra, kadastrodan önceki hukuki sebeplere dayanarak itiraz olunamaz ve dava açılamaz.” hükmünü içermektedir.

3.3. Değerlendirme

Dosya içeriğine, toplanan delillere, delillerin takdirinin yerinde oluşuna, (III.) no.lu paragrafta yer verilen İlk Derece Mahkemesi kararının, (IV./3.) no.lu paragrafta yer verilen Bölge Adliye Mahkemesi kararının dayandığı yasal ve hukuksal gerekçelere göre yazılı şekilde karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır.

SONUÇ : Açıklanan nedenlerle; davacının yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 Sayılı HMK’nın 370. maddesi uyarınca ONANMASINA, aşağıda yazılı 21,40 TL bakiye onama harcının davacıdan alınmasına, 28/12/2022 tarihinde kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.

Bu gönderiyi paylaş

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir