"İptal İstemi, Tescil İstemini Kapsamaz ; Ancak Tescil İstemi, İptal İstemini de Kapsar"
Açılan bir iptal davasında, ayrıca tescil isteğinde bulunulmamış olması, iptal davasının reddi için başlı başına bir sebep teşkil etmez. Bu durumda mahkemece yapılacak iş, iptal isteminin tescili kapsamadığı gözetilerek davacıya, ayrıca tescil davası açması için imkan tanımak ve dava açılması halinde her iki dava birleştirilerek karara bağlanmaktan ibarettir.Ne varki, davacı iptal değil, sadece tescil isteğinde bulunmuş ise; Yargıtayın yerleşmiş ve kurallaşmış uygulamalarına göre, tescil isteğinin tapu sicilinde mevcut eski kaydın iptali isteğini de kapsadığı gözetilerek davacının ayrıca tapu kaydının iptalini de dava etmesine gerek yoktur.
“YARGITAY 1. H.D.
E: 2007/7271 – K: 2007/8443
DAVA :
Taraflar arasında görülen davada;
Davacı, ortak miras bırakanları R.’ın 51 parsel sayılı taşınmazı mirastan mal kaçırmak amacıyla ve muvazaalı olarak davalı kızına temlik ettiğini ileri sürerek satış işleminin muvazaalı olması nedeniyle iptalini olmadığı takdirde tenkis isteğinde bulunmuştur.
Davalı; çekişmeli taşınmazı bedelini ödeyerek satın aldığını bildirip, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece; davacının muvazaa iddiası sabit görülerek taşınmazın miras bırakan tarafından davalıya temlikine ilişkin işlemin iptaline karar verilmiştir.
Karar, davalı tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi Ü.A.’ın raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü:
KARAR :
Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tararruf işleminin iptali, olmadığı takdirde tenkis isteğine ilişkindir.
Mahkemece çekişmeli taşınmazın temlikinin muvazaalı olduğu benimsenmek suretiyle davaya konu 51 parsel sayılı taşınmaza ilişkin işlemin ( akdin ) iptaline karar verilmiştir.
Bilindiği üzere, olayları bildirmek taraflara bunun nitelendirmesini yapmak ve taraflar arasındaki çekişmede gözetilmesi gerekli yasal düzenlemeyi tayin ve tespit ederek uygulamak hakime aittir.
Somut olayda davacı, miras bırakanının maliki olduğu çekişme konusu 51 parsel sayılı taşınmazını 09.06.1998 tarihli akitle davalıya satışının mirasçılardan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek eldeki davayı açmıştır.
O halde, iddianın ileri sürülüş biçimi ve içeriğine göre davacının davadaki tapu iptali olarak nitelendirilmeli ve kabul edilmelidir. Oysa, davada tescil isteği bulunmamaktadır.
Hemen belirtmek gerekirki; açılan bir iptal davasında, ayrıca tescil isteğinde bulunulmamış olması iptal davasının reddi için başlı başına bir sebep teşkil etmez. Bu durumda mahkemece yapılacak iş, iptal isteminin tescili kapsamadığı gözetilerek davacıya, ayrıca tescil davası açması için imkan tanımak ve dava açılması halinde her iki dava birleştirilerek karara bağlanmaktan ibarettir. Değişik anlatımla sadece iptal davasının kabulüne ve tapunun iptaline karar verilmesi, tapulu bir taşınmazın sicil dışı ( kayıtsız ) kalması sonucunu doğurur ki, böyle bir uygulama, devletin bütün taşınmazların hukuki ve geometrik durumlarını belirleyerek sicile bağlama yolunda benimsediği-dolu pafta sistemi-genel ilke ile bağdaşmaz. Ne varki, davacı iptal değil, sadece tescil isteğinde bulunmuş ise Yargıtayın yerleşmiş ve kurallaşmış uygulamalarına göre, tescil isteği tapu sicilinde mevcut eski kaydın iptali isteğini de kapsadığı gözetilerek davacının ayrıca tapu kaydının iptalini de dava etmesine gerek yoktur. ( YHGK. 11.11.1983 Tarih, 981/8-80 Esas, 983/1162 Sayılı Kararı. )
Hal böyle olunca, öncelikle tescil davası açması için davacıya olanak tanınması, açtığı takdirde eldeki dava ile birleştirilmesi, ondan sonra bir karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması isabetsizdir. Davalının temyiz itirazı yerindedir.
SONUÇ :
Kabulüyle hükmün açıklanan nedenlerden ötürü HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 17.09.2007 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.”
Bir cevap yazın