"Adliyedeki ATM Cihazının Kaldırılması Konusunda Hazinenin Açtığı Dava"
“1. Hukuk Dairesi
2011/8788 E., 2011/10614 K.
ATM CİHAZININ KALDIRILMASI
ÇAPLI TAŞINMAZA ELATMANIN ÖNLENMESİ
GÖREV
Taraflar arasında görülen davada;
Davacı, kayden maliki olduğu 7559 ada 6 parsel sayılı taşınmazdaki Adalet Bakanlığı’na tahsisli Adliye Sarayı hizmet binasında davalı bankaya ait şube önündeki ATM cihazının Milli Emlak Müdürlüğü’nden gerekli tahsis ve kiralama işlemleri yapılmaksızın konulduğunu ileri sürerek elatmanın önlenmesi ve cihazın kaldırılması isteğinde bulunmuştur.
Davalı, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı ile yapılan protokol gereğince ATM cihazının monte edildiğini, ihtilafın idari yargı yerinde çözümlenmesi gerektiğini bildirip davanın reddini savunmuştur.
Davanın yargı yeri nedeniyle reddi ile mahkemenin görevsizliğine ilişkin olarak verilen karar, Dairece; “iddianın ileri sürülüş biçiminden, ihtilafın taraflar arasındaki idari bir işlemden kaynaklanmadığı, davacı Hazine’nin mülkiyet hakkına dayanarak eldeki davayı açtığı görülmektedir. Hal böyle olunca; hükme yeterli bir araştırma yapılarak işin esası yönünden bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması doğru değildir” gerekçesiyle bozulması üzerine bozma ilamına uyularak mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Karar, davalı tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla, tetkik hakiminin raporu okundu. Düşüncesi alındı. Dosya incelendi. Gereği görüşülüp, düşünüldü.
Dava, çaplı taşınmaza elatmanın önlenmesi ve yıkım isteğine ilişkin olup, mahkemece, hükmüne uyulan bozma ilamı sonrasında davanın kabulüne karar verilmiştir.
Dosya kapsamı ile, çekişme konusu edilen yerin A…… Adliye Sarayı içinde yer alan davalı bankaya ait ATM cihazının bulunduğu yer olduğu görülmektedir.
A…… Adliye Sarayı’nın mülkiyetinin arzın tabi maliki olan Hazine’ye ait bulunduğu ve Hazine tarafından Adliye Sarayı olarak kullanılmak üzere Adalet Bakanlığı’na tahsis edildiği açıktır.
O halde, çekişmeli yerin bu tahsise dayalı olarak tasarruf idare ve nezaretinin Adalet Bakanlığı’na ait olduğu tartışmasızdır. Tahsis kararı tümden iptal edilmedikçe veya tahsis sahibi idare tarafından başka türlü bir amaç güdülmesi düşünülüp yeni birtakım düzenlemeler öngörülmedikçe davanın kabul edilmiş olması doğru değildir.
Hal böyle olunca; kendisine tahsis yapılan Bakanlık veya onun temsilcisi ile davalı banka arasında sözleşme devam ettiği sürece eldeki davanın dinlenemeyeceği gözetilerek davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu üzere hüküm tesisi isabetsizdir.
Davalının, temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün (6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun geçici 3. maddesi aracılığıyla) 1086 sayılı HUMK’nın 428. maddesi gereğince (BOZULMASINA), alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 20.10.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.”
Bir cevap yazın