Mirasçı Olmayan Kişiye Karşı Ehliyetsizlik,Yolsuz Tescil, Vekalet Görevinin Kötüye Kullanılması Nedeniyle Pay Oranında Tapu İptali ve Tescil Davası Açılamayacağına Dair Yargıtay Kararı.
T.C.
YARGITAY
1. HUKUK DAİRESİ
E. 2023/5358
K. 2025/3467
T. 1.7.2025
DAVA : Bölge Adliye Mahkemesince bozmaya uyularak verilen karar davacı vekili tarafından duruşma istekli temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usuli eksiklikler yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, 01.07.2025 Salı günü duruşma yapılmasına ve duruşma gününün taraflara davetiye ile bildirilmesine karar verilmiştir.
Belli edilen günde, temyiz eden davacı vekili Avukat … ile temyiz edilen davalı … vekili Avukat … geldiler, davetiye tebliğine rağmen başka gelen olmadı. Gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi. Temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
KARAR : I. DAVA
Davacı; muris annesi …’ın … Noterliğinin 01.03.2005 tarih ve 0733 yevmiye numaralı vekaletnamesi ile vekil olarak tayin ettiği ikinci eşi olan dava dışı …’in, murise ait çekişme konusu 240 ada 1 parsel sayılı taşınmazı davalılardan …’ye satış yolu ile devrettiğini, bahsi geçen vekaletnamenin çeşitli sebeplerle sahte olduğunu, murisin vekalet tarihinde işlem ehliyeti bulunmadığı halde parmak bastırılmak suretiyle vekaletnamenin imzalanmasının sağlandığını, davalılardan …’ın noter başkatibi olarak muris …’nin durumunu bilerek sahte vekaletname düzenlenmesini sağladığını, davalılardan …’ın ise noter olduğunu ve kusursuz sorumluluk ilkesi gereğince yapılan işlemden sorumlu olduğunu, diğer davalı …’nin ise yine murisin durumunu bilen, aynı yörede otel yapmak amacıyla çeşitli taşınmazlar satın alan, muris tarafından devir yapılmayınca sahte vekalet yoluna başvuran kişi olduğunu, dolayısıyla TMK’nın 1023. maddesinden yararlanamayacağını ileri sürerek vekaletnamenin sahteliği ile geçersizliğinin tespitine, sahte ve geçersiz vekaletname ile yapılan tapu satış işleminin iptaline ve dava konusu taşınmazın tapu kaydının iptali ile miras payı oranında adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
II. CEVAP
Davalı …; murisin vekalet verdiği tarihte hukuki ehliyeti bulunup bulunmadığının Adli Tıp Kurumu raporu ile belirlenmesi gerektiğini, fotoğraf ve parmak izinin murise ait olduğunun kabul edildiğini, tanıkların gerçek olup imzaların onlara ait olduğunu, vekaletnamenin sahteliğine dair iddiaların ve belirtilen sebeplerin vekaletnamenin sahteliği sonucunu doğurmayacağını, davalı …; davacı tarafından daha önce aleyhine aynı vekaletname ile ilgili olarak açılan davanın reddedildiğini ve verilen kararın Yargıtay onamasından geçerek kesinleştiğini, böylece davacının murisi …’ın eşi …’a verdiği vekaletin geçerli bir vekalet olduğunun Yargıtay kararı ile teyit edildiğini, bir an için vekaletin geçersizliği düşünülse dahi kendisinin iyiniyetli üçüncü kişi konumunda olduğunu, davalı …; mezkur taşınmaz ve buna ilişkin dava ile ilgili Datça Asliye Hukuk Mahkemesinin 01.03.2012 tarihli ve 2009/219 Esas, 2012/47 Karar sayılı ilamının Yargıtaydan geçerek kesinleştiğini, sahtecilik ispatlanamadığından sahtecilik yönünden de davanın reddine karar verildiğinin anlaşıldığını, Noterce düzenlenen vekaletnamenin resmi belge niteliğinde olduğunu, vekaletnameye resmiyet kazandıran kişinin taraf gösterilerek ayrı bir davada sahtecilik iddiasının incelenip karara bağlanması gerektiğini, davanın diğer mirasçılara da yöneltilerek görülmesi gerektiğini, eşi …’in öldüğü, mirasçılarının davaya dahil edilmesi aksi takdirde davanın görülemeyeceğini belirterek davanın reddini savunmuşlardır.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Datça Asliye Hukuk Mahkemesinin 05.02.2019 tarihli ve 2018/90 Esas, 2019/40 Karar sayılı kararıyla; kesin hüküm nedeniyle dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
İlk Derece Mahkemesi kararına karşı süresi içinde davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulması üzerine Bölge Adliye Mahkemesinin 06.05.2021 tarihli ve 2019/1912 Esas, 2021/947 Karar sayılı kararıyla; dava konusu taşınmazdaki murise ait hissenin satılması nedeniyle mirasçılarının el birliği mülkiyeti nedeniyle birlikte dava açmalarının gerektiği, davacı dışında murisin mirasçısı olarak eşi …’in kaldığı, davada bu şahsın, ölü ise mirasçılarının taraf olmadığı gözetildiğinde davanın tereke adına tüm mirasçılar tarafından açılmaması ve pay oranında açılan davanın da dinlenme olanağının bulunmaması nedeniyle davanın reddi gerekirken kesin hüküm nedeniyle usulden ret kararı verilmesinin doğru olmadığı gerekçesiyle İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak bu gerekçe ile davanın reddine karar verilmiştir.
V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
Bölge Adliye Mahkemenin yukarıda belirtilen kararının davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Dairenin 09.06.2022 tarihli 2022/1520 Esas, 2022/4693 Karar sayılı kararı ile; dava konusu taşınmaz başında keşif yapılarak Harçlar Kanunu’nun 16. maddesi uyarınca taşınmazın dava tarihindeki değerinin belirlenmesi ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle karar bozulmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; murisin yaptığı işlem nedeni ile açılan davanın tüm mirasçılar tarafından birlikte açılması gerekirken davacı tarafından pay oranında açılan davanın dinlenme olanağı bulunmadığından davanın reddine karar verilmiştir.
VI. TEMYİZ
A. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde; harç eksikliği tamamlanarak yanılgılı kararda direnildiğini, pay oranında talepte bulunulabileceğini, … vekil sıfatıyla hareket ettiğinden davada davacı olarak yer almayacağını, tereke adına talepte bulunulduğunu, diğer mirasçıların olurlarının alınması veya terekeye temsilci atanması gerektiğini, deliller toplanmadan, tanıklar dinlenmeden karar verildiğini, davacıdan mal kaçırmak kastıyla hasta muristen faydalanılarak usulsüz vekaletname hazırlanarak payının satıldığını belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.
B. Değerlendirme ve Gerekçe
Dava, ehliyetsizlik ve yolsuz tescil (sahtecilikten kaynaklanan) hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
Dosya içeriğinden; 1930 doğumlu muris …’ın 04.01.2017 tarihinde ölümü ile geride eşi … ile davacı oğlu …’in mirasçı olarak kaldığı, dava konusu 240 ada 1 parsel sayılı taşınmazın 1/4 payı muris adına kayıtlı iken … Noterliğinin 01.03.2005 tarih 733 sayılı vekaletnamesi ile vekil … tarafından 15.11.2005 tarihinde 48.000,00 TL bedelle davalı …’ye temlik edildiği anlaşılmaktadır.
Terekeye karşı yapılan mülkiyetten kaynaklanan haksız fiil niteliğindeki muris muvazaası ve el atmanın önlenmesi gibi davaların dışında ehliyetsizlik, yolsuz tescil, vekalet görevinin kötüye kullanılması gibi davalarda terekeyi temsil eden tüm mirasçıların bir arada hareket etmek suretiyle davayı birlikte açmaları, ayrıca mirasçılardan bir tanesinin terekeye iade şeklinde dava açması halinde de tüm mirasçıların davada muvafakatlerinin sağlanması, aksi takdirde terekenin atanacak temsilci marifetiyle davada temsil edilmesi ve yürütülmesi gerekeceği (4721 sayılı Türk Medeni Kanunu 640. madde) tartışmasızdır.
Mirasçı olmayan kişiye karşı ehliyetsizlik, yolsuz tescil, vekalet görevinin kötüye kullanılması gibi hukuki nedenlere dayalı miras payı oranında açılan tapu iptali ve tescil davasının dinlenme olanağının bulunmadığı, tereke adına dava açılmadığına göre terekeye temsilci tayin edilerek yargılamaya devam edilmesinin de pay oranında açılan davanın dinlenmesini mümkün hale getirmeyeceği de açıktır.
Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 371. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
SONUÇ : Açıklanan sebeplerle,
Davacı vekilinin yerinde görülmeyen temyiz itirazının reddi ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının HMK’nın 370. maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı 345,55 TL bakiye onama harcının temyiz eden davacıdan alınmasına,
03.10.2024 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca gelen temyiz edilen davalı … vekili için 28.000,00 TL duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınmasına,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
01.07.2025 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.

Bir yanıt yazın