Dosya Alacağına Konulan Haczin Menkul Haczi Kapsamında Olduğu; Haczedilen Para İçin Satış Talep Edilemeyeceğinden Paranın İstenilebilir Ana Geldiği Tahsilat Tarihinden İtibaren 6 Aylık Süre İçinde Paranın Celbinin Talep Edilmesi Gerektiğine İlişkin Yargıtay Kararları.
T.C.
YARGITAY
12. HUKUK DAİRESİ
E. 2017/85
K. 2017/5611
T. 6.4.2017
Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının temyizine dair dilekçenin reddini mutazammın 06.10.2016 tarih ve 2016/28497-20872 Karar sayılı daire ilamının müddeti içinde tashihen tetkiki borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR : Alacaklı tarafından borçlu hakkında kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile başlatılan icra takibinde, borçlunun, takibin kesinleşmesinden sonra alacaklı olduğu başka bir takip dosyasına konan haczin düşmüş olması nedeni ile haczin kaldırılması için icra müdürlüğüne talepte bulunduğu, müdürlükçe, İİK’nun 106 ve 110. maddeleri gereğince haczin fekkine karar verildiği, alacaklının bu karara karşı icra müdürlüğüne yaptığı başvuru sonucunda icra müdürlüğünce haciz tarihi tartışmalı olduğundan takip dosyasına yeniden haciz konmasına, sair taleplerin ise reddine karar verildiği, alacaklının icra mdürlüğünün 24.6.2016 tarihli bu kararının diğer taleplerin reddine dair kısmının iptali istemi ile şikayet yoluyla icra mahkemesine başvurduğu, mahkemece; haczedilen şeyin para olduğu durumlarda İİK’nun 106 ve 110.. maddelerinin uygulanmayıp, aynı kanunun 78. maddesi gereğince haciz hakkının düşüp düşmediğinin söz konusu olabileceği, şikayete konu olayda da böyle bir durum olmadığı gerekçesiyle, şikayetin kabulüyle … 8. İcra Dairesi’nin 2011/11595 Esas sayılı dosyasına konan haczin İİK’nun 106 ve 110. maddeleri gereğince kaldırılması işleminin iptaline karar verildiği, kararın borçlu tarafından temyizi üzerine Dairemizce temyizi kabil bir karar olmadığından bahisle temyiz dilekçesinin reddedildiği anlaşılmıştır.
Gerek miktar ve gerekse içerik itibariyle, İİK’nun Geçici Madde (7) hükmü gereğince, karar tarihi itibariyle yürürlükte olan 5311 Sayılı Kanun’la yapılan değişiklikten önceki İİK’nun 363. maddesi uyarınca kararın temyizi kabil olduğu anlaşılmıştır.
Bu sebeple Dairemizin 06.10.2016 tarih ve 2016/28497 E., 2016/20872 K. sayılı temyiz dilekçesinin reddine dair kararının oybirliği ile kaldırılmasına karar verildikten sonra, borçlunun esasa yönelik temyiz itirazlarının incelenmesine geçildi:
İİK’nun “paraya çevirme” başlığını taşıyan 106. vd. maddelerinde taşınır ve taşınmaz malların satış usulü düzenlenmiştir. Borçlunun üçüncü kişilerdeki alacağı, taşınır hükmündedir. Aynı Kanun’un 110. maddesinde ise; “Bir malın satılması kanuni müddet içinde istenmez veya talep geri alınıp da, bu müddet içinde yenilenmezse o mal üzerindeki haciz kalkar” hükmü yer almaktadır.
Somut olayda; haciz, satılarak paraya çevrilmesi zorunlu mala değil, borçlunun alacaklı konumunda olduğu 8. İcra Dairesi’nin 2011/11595 Esas sayılı dosyası üzerine konulmuş olup, İİK’nun 106. maddesinin 2. fıkrası hükmüne göre borçlunun bu takip dosyasındaki alacağı menkul hükmünde ise de, mahcuz para alacağı için satış söz konusu olmadığından, paranın icra dosyasına celbi talebinin, satış talebi gibi değerlendirilip buna göre inceleme yapılarak hüküm kurulması gerekir. Hal böyle olunca, haciz konulan takip dosyasında, 14.4.2016 tarihinde tahsilat yapılmış olup, bu tahsilat ile para istenebilir hale geldiğinden, bu tarihten itibaren şikayet tarihi olan 27.6.2016 tarihine kadar 6 aylık paranın celbi süresinin dolmadığı görülmektedir.
O halde mahkemece, şikayetin, İİK’nun 106. maddesinde düzenlenen sürenin, haczedilen paranın istenebilir hale geldiği tarihten itibaren şikayet tarihine kadar dolmamış olduğu gerekçesiyle kabulüne karar verilmesi gerekirken, yerinde olmayan gerekçe ile kabulü isabetsiz ise de, sonuçta istem kabul edildiğinden sonucu doğru mahkeme kararının onanması gerekmiştir.
SONUÇ : Borçlunun temyiz itirazlarının reddi ile sonucu doğru mahkeme kararının yukarda yazılı sebeplerle İİK’nun 366. ve HUMK’nun 438. maddeleri uyarınca (ONANMASINA), alınması gereken 31,40 TL temyiz harcından, evvelce alınan harç varsa mahsubu ile eksik harcın temyiz edenden tahsiline, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 06.04.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
T.C.
YARGITAY
12. HUKUK DAİRESİ
E. 2022/8331
K. 2023/1011
T. 21.2.2023
I. DAVA
Şikayetçi borçlu vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin alacağına davalı tarafça eski bir tarihte haciz konulduğunu, haciz tarihinden itibaren 6 aylık satış isteme süresi içinde mahcuz paranın icra dosyasına istenmesi gerektiğini, davalının süresinde paranın celbini talep etmediğini, haczin düştüğünü, bu nedenle İcra Müdürlüğüne haczin fekki için talepte bulunduklarını, müdürlüğün talebi hukuka aykırı olarak reddettiğini iddia ederek memur kararının iptaline ve Ankara 29. İcra Müdürlüğünün 2020/1125 E. sayılı dosya alacağının üzerine konan hacizlerin kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı alacaklı vekili cevap dilekçesinde; haciz tarihinden itibaren 6 ay geçmekle haczin kendiliğinden düşmeyeceğini, 6 aylık sürenin dosyaya para geldiği tarihten itibaren işlemeye başlayacağını, haciz konulan dosyada 13.07.2020 ve 18.11.2020 tarihlerinde tahsilat yapıldığını, 06.01.2021 tarihli talep ile paranın dosyaya gönderilmesinin talep edildiğini, söz konusu tahsilatların yapıldığı tarihler nazara alındığında 6 aylık paranın celbi süresinin henüz dolmadığını iddia ederek şikayetin reddine karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesi’nin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile alacak haczinin taşınır hükmünde olduğu, dosya alacağına haciz konulması halinde satışı söz konusu olmayacağından kanunda belirtilen süreler içerisinde paranın dosyaya celbinin talep edilmesi gerektiği, İİK’nın 05.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6352 Sayılı Kanunla değişik 106 ve 110. maddelerine göre alacaklının, haczolunan mal taşınır ise hacizden itibaren altı ay, taşınmaz ise hacizden itibaren bir yıl içinde satılmasını isteyebileceği, somut olayda davalı tarafından davacı hakkında yapılan takipte davacının alacaklı olduğu 29 İcra Müdürlüğünün 2021/1125 E. sayılı takip dosyasındaki alacakları üzerine 08.01.2013 tarihinde haciz konulduğu, 17.02.2015, 04.01.2018, 13.07.2020 ve 18.11.2020 tarihlerinde tahsilat yapıldığı, 06.01.2021 tarihinde yapılan tahsilatın dosyaya gönderilmesinin talep edildiği, tahsilat tarihinden itibaren yasal sürede talepte bulunulmadığı için haczin düştüğü, dosyada daha sonra yapılan tahsilatların düşen haczi ihya etmeyeceği gerekçesiyle şikayetin kabulüne, Ankara 29. İcra Müdürlüğünün 2020/1125 E. sayılı takip dosyasındaki alacak üzerine konulan haczin kaldırılmasına karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesi’nin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı alacaklı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı alacaklı vekili istinaf dilekçesinde; müvekkilinin alacaklısı olduğu Ankara 2. İcra Müdürlüğünün 2021/723 E. sayılı dosyasından, dosya borçlusunun alacaklı olduğu Ankara 29. İcra Müdürlüğünün 2020/1125 E. sayılı dosya alacakları üzerine 08.01.2013 tarihinde haciz konulduğunu, daha sonra 06.01.2021 tarihinde İcra Müdürlüğüne gönderilen talep ile paranın dosyaya gönderilmesinin talep edildiğini, 13.07.2020 tarihinden önceki tahsilatların tamamının vekalet ücretine mahsuben yapılmış tahsilatlar olup, bu tahsilatların haczedilmesinin mümkün olmadığını, bu nedenle müvekkilinin paranın icra dosyasına celbi yönündeki talebinin süresinde olduğunu iddia ederek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesi’nin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile borçlunun alacaklı konumunda olduğu 29. İcra Müdürlüğünün 2021/1125 E. sayılı dosyası üzerine 08.01.2013 tarihinde haciz konulduğu, İİK’nın 106. maddesinin 2. fıkrası hükmüne göre borçlunun bu takip dosyasındaki alacağı menkul hükmünde ise de mahcuz para alacağı için satış söz konusu olmadığından paranın icra dosyasına celbi talebinin satış talebi gibi değerlendirilmesi gerektiği, haciz konulan takip dosyasında 17.02.2015 ve 04.01.2018 tarihinde ilk tahsilatların yapıldığı, bu tahsilat ile paranın istenebilir hale geldiği, her ne kadar bu tahsilatların tamamının vekalet ücretine mahsuben yapıldığı iddia edilmiş ise de; o tarihte paranın dosyaya istenmesi ve İcra Müdürlüğünce aksi yönde karar vermesi halinde bu hususun ayrıca şikayet konusu yapılması gerektiği, bu tarihten itibaren şikayet tarihine kadar 6 aylık paranın celbi süresinin dolduğu gerekçesiyle istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesi’nin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı alacaklı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı alacaklı vekili temyiz dilekçesinde; 08.01.2013 tarihli haciz müzekkeresiyle hem dosya alacağına haciz konulduğunu hem de dosyaya gelecek paraların zaten celp edildiğini, tarafı olmadıkları bir dosyada fiilen haberdar olmadıkları bir tahsilatın 6 aylık sürenin başlangıcına esas alınmasının hukuka aykırı olduğunu, yapılan tahsilatın haciz koyduran dosyaya bildirilmesi durumunda bu bildirim tarihinden itibaren söz konusu süre başlatılması gerektiğini, 17.02.2015 ve 04.01.2018 tarihli tahsilatların tamamının vekalet ücretine mahsuben yapılmış olup, bu tahsilatların tamamının vekalet ücreti olarak alacaklı vekiline ödendiğini, 13.07.2020 tarihinden önce yapılmış ve haczedilmesi mümkün olan bir tahsilat mevcut olmadığını iddia ederek kararın bozulmasını talep etti.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, icra dosyasındaki alacağa konulan haczin kaldırılması istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
2004 Sayılı İİK’nın 106. ve devamı maddeleri
3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 Sayılı Kanun’un 371. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı alacaklı vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 2004 Sayılı Kanun’un 364/2. maddesi göndermesiyle uygulanması gereken 6100 Sayılı Kanun’un 370. maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Alınması gereken 179,90 TL temyiz harcından, evvelce alınan harç varsa mahsubu ile eksik harcın temyiz edenden tahsiline,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 21.02.2023 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Bir cevap yazın